Dr. Ayça Kaya’dan Kolajen Rehberi: Kullanmayan Yok Gibi
Dr. Ayça Kaya’dan Kolajen Rehberi: Kullanmayan Yok Gibi

NESLİHAN ÖZBOZKURT
STRATEJİKHABER.COM- Konuk olarak katıldığı proğramlar ve yaptığı açıklamalarla sık sık gündeme gelen Dr. Ayça Kaya, son birkaç yıldır popüleritesi hızla artan besin desteklerinden biri de kolajenin hemen herkes tarafından kullanıldığını söyledi.
Türk İç Hastalıkları Derneği, Türk Diyabet, Obezite ve Beslenme Derneği, Avrupa Obezite Çalışma Grubu, Antiaging Eğitim ve Araştırma Derneği üyesi Dr. Ayça Kaya, “Kolojeni neredeyse kullanmayan yok denecek kadar az diyebiliriz. Ya tableti, ya sıvısı, ya toz halini eczanelerde sıklıkla görüyoruz. Özellikle yaş ilerledikçe hepimiz gençliğe daha çok heves ediyoruz. Bizler de yaşlanma etkilerini geciktirecek, kırışıklıklarımızı giderecek, eklemlerimizi güçlendirecek diye kolajene yöneliyoruz” dedi.
-KOLAJEN NEDİR?
Kolajen’in deri, kemik, tendon ve organların bütünlüğünün koruması için vücutta bulunan yapısal bir protein olduğunu ifade eden Dr. Ayça Kaya, “Vücutta üretilebildiği gibi besinlerle veya dışarıdan takviye olarak da alınabilir. Aslında vücudumuz doğal olarak kolajen üretiyor. Ancak25’li yaşlardan sonra vücudumuzda kolajen üretimi yavaşlıyor. Ortalama bir insan vücudunda 25 yaş sonrası yılda yüzde 1 ile 2 aralığında bir kolajen üretimi düşüşü gözlenmekte. 35’li yaşlardan sonra ise bu yavaşlama daha da hızlanarak, etkilerini daha çok hissettirmeye başlar. 40 yaşına ulaşıldığında, 30 yaş öncesine kıyasla vücudumuzdaki kolajenin yüzde 10 ile 20 aralığında bir kaybı söz konusudur. Bununla birlikte sigara kullanımı, UV ışınları veya kirli havaya maruz kalma, menopoz gibi nedenlerle de vücutta üretilen kolajen miktarı azalır. Aynı zamanda dengesiz beslenme, yetersiz protein alımı, yetersiz sıvı alımı gibi nedenlere bağlı olarak da kolajen sentezi için gerekli olan yapı taşları vücuda yeterli miktarda alınamadığından kolajen üretimi aksayabilir. Tüm bu sebeplerden ötürü yaş aldıkça cildimiz elastikiyetini kaybediyor ve eklemlerimizde sorun yaşamaya başlıyoruz” diyerek şunları söyledi:
-NASIL TÜKETİLMELİ?
Kolajen, vücutta endojen olarak üretilebildiği gibi ekzojen (dışarıdan) olarak toz, sıvı ve tablet-hap şeklinde de alınabilir. Sıvı kolajen takviyeleri çoğunlukla içime hazır tekli tüpler-flakonlar halinde karşımıza çıkar. Fakat daha konsantre halde su ile karıştırılıp tüketilebilecek seçenekleri de mevcuttur.Toz formda olan kolajenler su, çay-kahve, meyve suyu ve smoothie’ler, çorbalar ile karıştırarak içilebilir. Genel olarak günde 5-10 gram kadar önerilse bile siz doktorunuza kullanımına ve miktarına karar vermeyin.
-ÇÖZÜM SADECE TAKVİYELER Mİ?
Kolajeni sadece takviye olarak almak tek başına bir işe yaramaz.Beslenme de büyük bir önem taşıyor.Öncelikle bizim sağlıklı yaşam prensiplerine dikkat ederek bu azalmayı dışarıdan takviyelerden ziyade beslenmeyle yerine koymamız gerekiyor. Günlük beslenmemizdeOmega 3 yağ asitleri açısından zengin besinler olan yağlı balıklar, bol miktarda sülfür içeren brokoli, karnabahar, soğan, sarımsak ve lahanagiller gibi besinler, C ve A vitamini içeren koyu yeşil yapraklı sebzeler, havuç, turunçgiller gibi besinler, soya ve soya ürünleri ve et gibikolajen bakımından zengin besinleri bulundurabiliriz. Bunlara ek olarak C vitamini, bakır minerali gibi bazı mikro besin ögeleri de vücutta kolajen üretiminde ve emiliminde çeşitli görevlere sahiptir. Vücudun kolajen sentezine destek vererek emilimi arttırırlar. Taze sebze ve meyveler bu açıdan önemli bir yere sahiptir. Günde en az 4-5 porsiyon sebze-meyve tüketimini sağlamamız gerekir.
-HERKES İÇİN UYGUN MU?
Son zamanlarda her 2 kişiden 1’inin kilo problemi var. Kilo vücudun bölgeleri arasında en çok eklemler ve bağ dokuyu etkiliyor. Bu da hareket kısıtlılığına neden oluyor. Bu tarz kişilerde doktor kontrolünde yılda maksimum 3 ay kullanılabildiğine dair araştırmalar mevcut. Eğer kişinin rahatsızlığı daha fazla kullanmasını gerektiriyorsa yine doktor kontrolünde tekrar tedavi planlanabilir. Herkes yılda 3 defa kullanacak diye standardize bir tedavi söz konusu değildir. Ayrıca kolajen takviyesi de dahil olmak üzere bütün takviyeler, bazı ilaçlar veya hastalıklarla birleştiğinde olumsuz sonuçlara neden olabilir. Kolajen eksikliği bulunmayan ve yaşı 18’den küçükler için de çok uygun olmayacaktır. Kolajen takviyelerini genelde 30’lu yaşlardan sonra bireyin ihtiyacına göre öneriyoruz. Bu nedenle siz, siz olun bilinçsiz bir şekilde bu tarz takviyeleri kafanıza göre almayın.